Portre Resim
Portre
resim; belli bir kimsenin yüz ve baş karakterini gösteren resimlere denir. Baş,
göğüs ve hatta dize kadar yapılabilir. Portre resim yaparken modelin duruşu ve
ışık çok önemlidir. Tam cepheden yapılan portreler o kimseyi iyi tanıtır. Ne
var ki simetrik ve hareketsiz olduğu için göze hoş görünmez. Profilden
yapılanlar da hem hareketsiz olur, hem de iyi bir tanıtım yapamaz.
En iyi portreler, başı biraz sağa veya sola döndürerek hareket sağlananlardır. Model, gözlerini ışığa çevirmemelidir; çünkü gözler çabuk yorulur ve kamaşır. Modelin hareket etmesi ise işimizi güçleştirir. En iyisi ışığın yandan gelmesi ve modelin de karşıya doğru bakmasıdır.
En iyi portreler, başı biraz sağa veya sola döndürerek hareket sağlananlardır. Model, gözlerini ışığa çevirmemelidir; çünkü gözler çabuk yorulur ve kamaşır. Modelin hareket etmesi ise işimizi güçleştirir. En iyisi ışığın yandan gelmesi ve modelin de karşıya doğru bakmasıdır.
Her resim yapan, ayna karşısında kendi portresini rahatlıkla çizebilir. Bu şekilde çalışmalar birçok ressam tarafından uygulanmıştır. Fotoğrafa bakarak yapılan portre çalışması resim yapana iyi bir beceri kazandırmadığından, uygun görülmez.
Natürmort Resim
Natürmort,
hareketsiz durgun doğa anlamına gelmektedir. Hareketsiz, yani dalından
koparılmış meyve ve sebzelerin, bazı günlük eşyaların, vurulmuş kuşların,
balıkların resimlerine de natürmort resim denir. Doğadan yapacağımız bu tür
çalışmalara, hareketsiz konulardan başlamak yerinde olur. Önce kitap, kutu,
çanta, masa gibi düz çizgili ve gölgeleri belirli olan eşyalardan başlamalı,
sonra da testi, sürahi, vazo gibi yuvarlak biçimli eşyaların resimlerinin
yapılmasına geçilmelidir. Daha sonra da sebzeler, meyveler, çiçekler model
olarak alınmalıdır. Natürmort çalışmalarında modeli hazırlamak, resim yapmak
kadar önemlidir.
Model hazırlarken dikkat edilmesi gereken noktalar
1.
Model
göz seviyesine uygun olarak düzenlenmeli; ne çok yukarıda ne de çok aşağıda
olmalıdır.
2.
Modele
olan uzaklık 3-4 metreyi geçmemelidir. Sınıf ya da atölyede çalışanların sayısı
fazlaysa, çalışanlar bu uzaklığı koruyacak şekilde yerleşmelidir.
3.
Modelin
konulduğu yer ve bu yerin etrafı göze hoş görünmüyorsa, uygun renklerdeki kumaş
parçaları ile fon yapılmalıdır. Modelde sıcak renkler çoksa, fon için kumaşın rengi
soğuk renklerden seçilmelidir.
4.
Modelde
yuvarlak biçimler varsa, fonda dik çizgiler olmalı, model de hareketli çizgiler
çoksa fon sade olmalıdır.
5.
Modele
ışık belli bir yerden gelmelidir. Her yönden gelen ışık, modelin biçim ve renk
değerlerini iyi göstermez.
6.
Model
olarak seçilen eşyalar birkaç tane ise, bunların biçimleri değişik olmalıdır.
Aynı cinsten eşyalar varsa, değişik durumlarda düzene sokulmalıdır.
Figür
Resim
Figür
resim, insan ve hayvanları konu alan resimlere denir. Figür deyimi genellikle bütün vücudu gösteren resimlerde
kullanılır. Bu tür çalışmalara, hareket etmeyen modellerden başlamak yerinde
olur. Hareket halindeki figürleri çizmek güç olduğu için önce kroki şeklinde
çizilip, sonra resim üzerinde çalışmalar yapılmalıdır. Bir kompozisyonda,
konuya anlam verebilecek figürlere birinci planda, yardımcı figürlere de ikinci
planda yer verilmelidir. Heykel sanatında da, insan ve hayvan şekillerinin tüm
görünümü için figür deyimi kullanılır.
Enteriyör Resim (Bina içi resmi)
“Bir
manzara ressamı kırlarda alçak gönüllü bir şekilde dolaşmaya zorunludur. Gurur
duyan insan, doğanın güzelliğini kesinlikle gerektiği kadar canlı ve içten bir
şekilde duyamaz”demiştir
John Constable. Bina içini gösteren resimlere “enteriyör resim” denir. Konular oda içi, koridor
ya da tarihi eserlerin iç kısımlarından olabilir. Enteriyör resim
çalışmalarından, bina içi perspektifi öğrenmede, tarihi eserleri tanıtmada,
sahne ve ev dekorasyonu hazırlamada çok yararlanılır. Yağışlı ve çok rüzgârlı
havalarda, dışarıda resimçalışmak mümkün değildir. Bu
gibi durumlarda natürmort ya da enteriyör konuları üzerinde resim yapabiliriz.
Özellikle köy evlerinin içi, mutfakları, birer renk ve biçim demeti olan kilimlerin görünüşleri ve değişik eşyalar, çok güzel resim konuları olabilir. Bütün resimlerde olduğu gibi, bina içi resimlerinde de ışığın durumu çok önemlidir. Bu nedenle bina içindeki eşyaların ve resmini yapacağımız şeylerin öğleden önce mi yoksa öğleden sonra mı daha güzel göründüklerine dikkat etmeliyiz. Gerektiğinde pencereye konan perde ile ışığın durumunu ayarlayabiliriz.
Soyut Resim
Varlıkların
görünüşlerine bağlı kalmadan yapılan resimlerdir. Soyut resimde bir şeye benzeme ya da benzetme aranmaz.
Bütün iş, çizgilerin ve renklerin göze hoş gelecek şekilde düzenlenmesidir.
Bunun için de sanatçının çizgi ve renk bilgisi iyi olmalıdır. Modern resim
sanatında bir akım olan bu çalışmalar; süsleme (bezeme) dekor, kostüm, mimarı
ve heykeltıraşlık sanatlarını da etkisi altına almıştır.
Nü
Çıplak
anlamına gelen, Fransızca, “nu” kelimesinden kaynaklanır. İnsan
bedeninin çıplak olarak resmedildiği eserlere verilen isimdir. Ressamlar nü
resimlere özellikle önem vermişlerdir, çünkü insan bedeni resim teknikleri
açısından resmedilmesi zor ve öğreticidir. İnsan hem yüz, hem de bedensel
açıdan birçok anlamı, güzelliği içinde barındırabiliyor. Doğayı inceledikten
sonra bunu anlamış olan ressamlar tarih boyunca çıplak insan bedenine
yönelmişlerdir. Nü resim sadece çıplaklıkta değil, insanın bedensel
hareketlerini ve sosyal yaşantısını resmederkende ressama büyük nitelikler
kazandırmıştır.
1667’de
tarihçi, mimar ve Fransız klasizmi teorisyeni André Félibien tarafından
oluşturulan türler hiyerarşisindeki “büyük türler” arasında yer alan resim türüdür.
Tarih resmi, klasik tarihten, Hıristiyan tarihinden, mitolojiden ve yakın
geçmişteki olaylardan alınan konulara ilişkin sahnelerin, hikâye tarzında
anlatıldığı resimlerdir. Bu tür resimlerde dinî, mitolojik, tarihî, edebî ya da
alegorik konular işlenirdi. Resimlerde genel olarak hayata dair yorumlara ya da
ahlakî veya entelektüel mesajlara yer verilirdi. Tarih resimlerinde sadece
önemli olaylar değil, ressamın sosyal çevresi için belirli bir anlama sahip
ikonografik olaylar (örneğin Amerikan tarihine ilişkin bir resimde bağımsızlık
anlaşmasının imzalanışı) seçilirdi. Uygun görülen durumlarda, betimlenen olayın
gerçekten gerçekleşmiş olması gerekmeyebilirdi. Ayrıca ressamlar, vermek
istedikleri mesajları daha kolay resmetmek için, tarihî gerçekleri zaman zaman
özgürce değiştirirlerdi.
Bu tür resimlerde tanrılar ve tanrıçalar insan ruhunun farklı yönlerini, dinsel figürler farklı fikirleri, tarih ise diyalektiği ya da fikir oyunlarını temsil ederdi. Uzun süre boyunca, özellikle Fransız Devrimi sırasında, tarih resimlerinde çıplak erkek kahramanlar resmedildi, ancak 19. yüzyılda bu eğilim zayıfladı.
18. yüzyılın sonuna kadar, tarih resmi çizen ressamlar, resmin konusu olan olayın ne zaman gerçekleştiğine bakmaksızın, resimdeki kişileri klasik kıyafetler içinde gösterdiler. 1770’te Benjamin West, “General Wolfe'nin Ölümü”isimli tablosunda güncel kıyafetleri kullandığında, pek çok kişi ressama klasik giysiler kullanması gerektiğini söyledi. III. George, olayın geçtiği anda insanların üzerinde bulunan kıyafetlerin kullanıldığı bu tabloyu satın almayı reddetti, ancak ressam yine de eleştirmenlerin itirazlarını dinlemedi ve resimlerde tarihsel açıdan daha doğru bir stilin kullanılmaya başlamasını sağlamış oldu.
19. yüzyılın ortalarında, tarih resmi türünün ve bu türde eser veren ressamların taklit edildiği “tarihselcilik” akımı ortaya çıktı. 19. yüzyıldaki bir başka gelişme ise, tarih resmi türünün günlük yaşam resmi türüyle harmanlanması, yani günlük yaşama ait sahnelerin bu tür dâhilinde çizilmesi oldu. Büyük toplumsal öneme sahip sahnelerin betimlenmesinin yanı sıra, önemli ya da sıradan kişilerin günlük yaşamına ait sahnelerin tarihsel bir arka plan ile betimlendiği resimler de yapılmaya başladı. Bu tür resimleri çizen ressamlar zaman zaman resimlerde toplumsal olayların üzerinden ahlakî mesajlar da vermeye çalıştı. Bu ressamlar, günlük hayata ilişkin tablolar içindeki mesajların halka daha kolay ulaştırıldığını düşünüyordu. Onlara göre birinin savaş alanında kahramanca ölmesini resimlemek yerine, aile hayatına dair bir sahneyi betimlemek, verilmek istenen dersin halka ulaşmasını kolaylaştırıyordu.
Peyzaj
Bir
noktadan bakıldığında görüş çerçevesi içine girebilen doğal ve kültürel
varlıkların bir arada meydana getirdikleri
görünüştür. Dilimize Fransızcadan yerleşmiştir. Böyle bakılınca içinde
yaşadığımız dünya kaldırım taşından çocuk parkına doğa yürüyüşü yaptığımız dere
kenarına, bir müzenin bahçesindeki eserlerin yerleştirilişine, çok katlı bir
binanın çevre düzenlemesinin, evimizin bahçesi ve rengine kadar
hissettiklerimizin gördüklerimize bir yansıması halini alıyor. Çevre
düzenlemesi peyzaj mimarlığının ilgi alanı içindedir. Ressamların yaptığı doğa
görünümleri de peyzaj olarak adlandırılır. Peyzaj resmi, dağlar, ovalar,
ağaçlar, nehirler ve ormanları içeren manzaraları betimlemektedir. Peyzaj
resminde gökyüzü vazgeçilmez bir unsur olarak yer almaktadır. Peyzaj 15. yüzyıl
başlarında Avrupa resim sanatında daha çok dinsel konulu temalarla ortaya
çıkmıştır. Çin’in geleneksel “saf” peyzaj resim geleneğinde,
minyatür insan figürü yalnızca bir gözlem noktası olarak yer almakta olup
izleyiciyi deneyime katılmaya davet etmektedir.
Perspektif
Nesnelerin
görünümünü üç boyutlu olarak düz bir yüzeyde, yani iki boyuta indirgeyerek,
göstermeye yarayan bir iz düşümdür. Teknik bir çizimdir. Nesnenin gözlemciye
göre olan pozisyonunun ve uzaklığının etkileri esas alınarak perspektif çizimi
yapılır. Söz konusu çizimler gözlemcide, biçim ve orantı bakımından, renklerden
bağımsız olarak, üç boyutlu bir gerçeklik izlenimi yaratmalıdır.
Dikkat
edilmesi gereken:
- Uzaysal
gerçeklik
- Gözlemci
- Düz
bir yüzey
- Dönüşüm
stili (bu seçim akımlar doğrultusunda yapılabilir; sembolizm,
dışavurumculuk, kübizm vb.)
Bu
dönüşüm stili, perspektif, çok ve çeşitli olacağına göre, bunları şu şekilde
ayırt edebiliriz:
- Uzaysal
perspektif, cinsi yani ırkidir 3 boyutlu bir alanı sadece iki boyutlu bir
yüzey üzerinde resmetmeyi amaçlayan çizim tekniğidir.
- Çizgisel
perspektif, nesnelerin boyutlarını ve şeklini aynen bulundukları uzaklığa
göre göstermeyi amaçlar.
O halde
bir nesnenin perspektif görünümünü çizmek için birçok yöntem vardır. Belirli
bir tekniği izleyerek yapılan perspektif çizimi kolaylaştırmak içinse, Orta
Çağ’dan beri var olan taslak aletlerine “perspektograf” denir. Buna rağmen, fotoğraf
tekniğinin icadı perspektifin çizim tekniği olarak kullanılması açısından pek
bir şey değiştirmez. Çünkü burada mevzu doğayı taklit etmek değildir. Bu
grafiksel ifade tekniği için birçok yöntem bir arada bulunur: kaçış çizgili
perspektif, kaçış noktalı perspektif, ters perspektif, paralel perspektif...
Bazı çizimler aynı perspektif yöntemlerini sadece hayali dünyayı değil,
gerçeküstü alanları göstermek için de kullanır.
· Perspektifte ufuk çizgisi (zemin çizgisi), ufuk
düzlemi, görme noktası (esas nokta), karşıdan görünen çizgiler, kaçış
noktaları, kaçan çizgiler gibi tanımlar yer alır.
· Çizgi perspektifi: paralel çizgilerin sonsuzda
birleşmesi yani küçülmesidir.
· Renk perspektifi: ışık değiştikçe ve cisimler
bizden uzaklaştıkça renklerin değişim göstermesine denir.
Pastoral
Doğa
güzelliklerini, orman, yayla, dağ, köy ve çoban yaşamını ve
bunlara karşı duyulan özlemleri anlatan bir resim türüdür. Pastoral sözcüğü “çobanlara ilişkin” demektir.
Duvar
resmi
18. ve
19. yy’da Batı’nın kültür ve bilimi Osmanlı’da birçok değişikliğe neden oldu. Bunlardan biri minyatür resmin
önemini yitirip yerine duvar resminin almasıdır. Batı resmi görülmüş ve
taklitler başlamıştır. Matbaanın ülkemize gelmesi ve seri kitap basımı, bir
kitap resmi olan minyatürün tamamıyla kalkmasına neden olmuştur. Önemini yitiren
minyatürün yerini de Batı resminden izler taşıyan duvar resmi almıştır. Bu
değişiklik saraylarda hayat bulmuştur. 18. ve 19. yy Osmanlı’da yapılan
saraylar, kasırlar ve köşklerin içleri artık geleneksel sanat olan nakkaşlık
eserleriyle değil Batı’dan gelen Barok ve Rokoko motiflerle süslenmeye
başlanmıştır. Batı’da Barok ve Rokoko süslemelerinin aralarına fresko ve
yağlıboya tekniğinde yapılmış duvar resimleri alıyordu. Bu resimler manzara,
natürmont ve figürlü konular içeriyordu. Batı’dan gelen Barok ve Rokoko süsleme
üslûbu beraberinde duvar resmini de getirmiş oldu. Bizdeki duvar resimleri kuru
sıva üzerine tutkal veya suyla karıştırılmış toprak boyalarla yapılıyordu. Konu
ise Batı’daki duvar resimlerinde olduğu kadar çok zengin değildi. Batı’daki figürlü
konulara bizde rastlanmıyordu. 19.yy sonuna kadar figürlü resimlere yer
verilmeyecektir. Kısacası duvar resmi Batı’dan da gelse teknik ve içerik
açısından yoruma uğramıştır.
Bu gün İstanbul, Rumeli ve Anadolu’da birçok duvar resmi görmek mümkündür. Rumeli ve Anadolu duvar resimleri şematik ve primitiftir. İstanbul’da bulunan duvar resimleri diğerlerine göre daha olgun eserlerdir. Minyatürden duvar resmine geçiş ve duvar resminin ilerlemesi ülkemizdeki Batı’nın etkisiyle bu yönde ilerlemesini gösterir.
Graffiti
En temel
anlamıyla, duvar yazıları ve resimler yoluyla kendini ifade eden bir görsel
uygulamadır. “Grafik” sözcüğü kökeninden
türetilmiştir. Graffiti, kimi çevrelerce bir sanat dalı olarak kabul edilirken,
bir başka bakış açısı da, graffitiyi vandalizm olarak değerlendirmektedir.
Tarihsel olarak graffiti'nin oldukça eski bir geçmişe, mağara duvarlarına
çizilen şekiller nedeniyle İlkçağ, 4. yüzyıl dönemlerine dayandığı, Pompei’deki
duvar yazılarının graffiti sayıldığı söylenebilir. Eski Mısır döneminde
insanların geçtikleri yerlerdeki duvar ve kayalara bıraktıkları çeşitli şekil
ve yazılardan oluşan mesajlar, graffitinin ilk adımları sayılsa da, günümüzdeki
anlamıyla graffitinin ana çıkış noktası 1940’lı II. Dünya Savaşı günlerine denk
gelmektedir. Almanya’yı Doğu ve Batı şeklinde ikiye bölen Berlin Duvarı’nın her
iki yanı protest kişilerce boyanarak, yazı ve sloganlarla bezendi. 1960’lı
yıllarda ABD’nde politik grupların görüşlerini duyurmak için bu yöntemi tercih
etmesi, gençlerden oluşan sokak çetelerinin, kendi denetimleri altındaki
alanları belirlemek için duvar yazılarını kullanmasına yol açtı. Ardından
bağımsız bireyler graffitiyi geliştirdi.
Sosyal içerikli iletiler
dışında, bireysel seçimleri de yansıtmaya başlayan graffitiler giderek renklendi.
1970’lere gelinirken, bu görsel uygulama, şehir duvarlarından metro duvarlarına
geçerken, New York’tan ABD’nin hemen hemen tümüne yayıldı.
Siluet
Fransızca “silhouette” bir şeyin yalnız kenar
çizgileriyle tek renk olarak beliren görüntüsü yani gölgedir. Bir şeyin yalnız
kenar çizgileriyle beliren görüntüsüdür. Daha çok şehirlerin, dağların, belli
yükseklikleri olan coğrafi elemanların panaromik görüntüsü için siluet tabiri
kullanılır.
Triptik
Yunanca yan yana ve birbiriyle ilişkili
üç resmin oluşturduğu pano şeklindekihareketli grup resimlerdir. Üç
parça halindeki bu resimlerin ortada olanı daha büyüktür; yan tarafında bulunan
ve ortadakinin yarı boyutunda olan diğer iki pano ise gerektiğinde ortadaki
panonun üzerine kapanacak şekilde tasarlanmıştır. Ana tema orta panoda,
ilişkili temalarsa kanatlarda işlenir. Panolar birbirine menteşe ile
tutturulur.
Genellikle pano biçimindeki resimler için kullanılan triptikler, Orta Çağ ve Rönesans dönemleri boyunca kiliselerin altarları için tasarlanmış, zamanla Doğu’daki Bizans kiliselerinden Batı’daki Keltik İngiliz kiliselerine kadar geniş bir kullanım alanı bulmuştur. Hans Memling ve Hieronymus Bosch gibi Rönesans ressam ve heykeltıraşları tarafından kullanılmıştır.
Poliptik
Yunanca;
“polu-“ (çok) + “ptychē” (katlı, katlamalı) dört ya da daha fazla
parçadan oluşan ve genellikle bir arada duvara asılan çoklu panel tablolarının
genel adıdır. Genellikle pano biçiminde olan bu tablolarda ortada olan ana
tablo asıl konuyu anlatır. Yan ve kanat kısımlarda bulunan ve daha küçük olan
resimlerse genellikle ana konuyu destekler niteliktedirler.
Bunların ikili olanları “diptik”, üçlü olanı “triptik” olarak adlandırılır. Daha fazla panel varsa, panelin sayısına göre adlandırma değişir: “tetraptik” (4 parça), “pentaptik” (5 parça), “hexaptik” (6), “heptaptik” (7) ve “octaptik” (8) gibi. Panolar birbirine genelde menteşe ile tutturulur. Poliptikler özellikle erken dönem Rönesans sanatçıları arasında bir hayli yaygındı. Çoğunlukla kilise ve katedrallerin altarları için tasalanmışlardır. Japonya’da Edo periyodu boyunca ukiyo-e olarak adlandırılan baskıcılar tarafından da kullanılmıştır.
süper olmuş
YanıtlaSil